5 Mart 2010 Cuma

HİÇLİK

Bugün mutsuzum,şaşkınım,
İçimde küçük,buruk bir acı
Şaşıyorum bu halime,
İçimde hergün büyüyen sessizliğimin sesine

Neden bu karmaşa?
Neden bu can çekiş?
Anlamıyorum,neden,neden!
Ne zaman tükenecek bu hüzün?

Aklım,fikrim,hayatım,belkide herşeyim
Bu sorular labirenti arasında tükeniyor
Ve her gün büyüyen bu karmaşa
Daha çok tüketiyor,bitiriyor beni.
Ne yapabilirim,nereye kaçabilirim bilmiyorum.

Daha ne kadar saklanırım,
Bu bitmek tükenmek bilmez umutsuzluktan,kaygıdan
Artık hiçbir şey bilmiyorum

Umutlar ve Gerçekler

Umut,umut etmek.İnsanı hayata bağlayan içine bir mutluluk ve yaşama sevinci veren önemli bir olay.İnsan umudu olmadan yaşayabilir mi?Mutlu olabilir mi?
Aynı zamanda umutsuzluk denen bir kavramda vardır ki o,hayata açılan kapıları teker teker,çarpa çarpa kapamaktır.Hayatın zorluklarına göğüs germeyi,mutsuzlukları başarmaktır umut.Bunları yapmayı başaran insan yaşamayı da başarmış demektir.Ama bunları başaramamışsa zaten artık onun için yaşamanın bir anlamı yoktur.
Umudun yanında birde gerçekler vardır.Bazen acı,bazen tatlı gerçekler.Bu iki kavram aslında bir bütündür.Kimi yaşanmışlıklarda gerçekler ön plana çıkacaktır,çıkmak zorundadır.Kimilerinde de umutlar ön plandadır.Umudun gerçekten,gerçekten farklı,üstün bir yönü vardır.Gerçek her ne olursa olsun bazı insanlar her zaman için umutlarını devreye sokarlar.Artık akla hayale gelebilecek tek bir çözüm dahi kalmasa bile onlar için varsa yoksa umuttur.O insanlar bunun için hep kazanır.
İşte hayat bu iki kavram arasında döner durur.Önemli olan bu iki kavramı gerektiği yerde devreye sokmaktır.Fakat gerçeğin içine tat katsın diye bir kaşıkta umut koymayı unutmamak gerekir.